Rus eliti batılı güçlerin Libya müdahalesinde bölündü

| Aleksandr Sotniçenko

St. Petersburg Devlet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Uzmanı Aleksandr Sotniçenko www.haberrus.com için Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev ve Rusya Başbakanı Vladimir Putin'in Libya operasyonu ile ilgili farklı açıklamalarını kaleme aldı. Sotniçenko makalesinde 2012 devlet başkanlığı seçimlerine hazırlanan Rusya'da Medvedev'in tutumunun reyting kaybına neden olduğu değerlendirmesinde bulunuyor:

"Uluslararası koalisyonun Libya’ya müdahalesi Rusya elitinin bölünmesine yol açtı. 2011 yılının Şubat ayında Libya’da gerginliğin artışı Rusya yönetiminde farklı tepkiler uyandırdı. Ülkenin yöneticileri başlangıçta insan haklarının ihlallerine izin verilmemesi gerektiği ve Rusya vatandaşlarının Libya’dan tahliye edilmesi gerektiğine dair açıklamalarla yetiniyordu.

Devlet televizyonu ise isyancılardan bilgi alarak Libya’daki gelişmeleri aktarmaya başladı. Röportajların çoğu Bingazi’den yapılıyordu. Batı televizyon şirketlerinin hazırladığı, barışçıl gösterilere karşı hava bombardımanları ve Libya ordusunun askeri operasyonu sonucunda çok sivilin yaşamını yitirdiğine dair şüpheli malzemeler sunuluyordu. Kaddafi rejimi şiddetle eleştiriliyordu. Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi oturumunun hazırlanması sırasında Moskova'da Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'la ve ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ile görüşmelerinde Libya konusunda açıklamalar yapıyordu. İnsani müdahaleyi öngören 1973 sayılı karar, veto sahibi olan Rusya tarafından veto edilmedi.

Ama askeri müdahale başladıktan sonra Rusya’nın bu soruna karşı tavrında önemli değişiklik yaşandı. 19 Mart’ta Rusya’nın Trablus Büyükelçisi Vladimir Çamov ani olarak görevinden alındı. Gazetelerin bulanık haberlerine göre bunun nedeni, "Çamov’un Libya konusundaki tutumunun, yönetimin tutumu ile örtüşmemesi". Bundan sonra İnternet başta olmak üzere bağımsız medyada Kaddafi’nin desteklendiği ve yabancı müdahalenin eleştirildiği yazılar ortaya çıkmaya başladı.

20-21 Mart tarihleri arasında Rusya medyasında Libya’daki gelişmelerin aydınlatılmasında değişiklikler meydana geliyor. Hem isyancılar hem Libya yönetiminden bilgi veriliyor, koalisyona ait hava kuvvetlerinin hareketleri eleştiriliyor. Önde gelen ve bölgesel gazetelerin çoğunda, Amerika karşıtı tutumu sergileyen uzmanlarla demeçler ve makaleler sunuluyor. Önce susmayı tercih eden Başbakan Vladimir Putin, BM Güvenlik Konseyi’nin 1973 sayılı kararını şiddetle kınayarak bu kararı ‘kusurlu ve özürlü’ olarak değerlendirerek önce Kaddafi tarafından ileri sürülen ‘haçlı seferi’ deyimini kullanıyor. Ancak artık 22 Mart’ta Devlet Başkanı Dmitri Medvedev konuşmasında, böyle deyimlerin kullanılması kabul edilemez olduğunu açıklayarak Kaddafi rejimini olup bitenlerle suçladı. Fiilen ilk defa şimdiki devlet başkanı ile başbakan arasında ciddi ayrılıklar ortaya çıktı.

Putin ile Medvedev arasındaki ilişkiler nasıl ve Libya’daki durum iki yöneticiler arasındaki ayrılıklara yol açtı mı? İyi polis kötü polis mi oynuyorlar anlamak zor. Ancak, toplumun bölündüğünü düşünmemize neden olacak veriler var. Dmitri Medvedev’in Amerika ziyareti, inovasyon projeleri, polis hakkında yasası gibi Batı yanlısı adımları toplum tarafından alkışlanmıyor, alaylara konu oluyor. Egemen devlet olan Libya’ya askeri müdahalenin teşviki Moskova'da ve Rusya'nın farklı kentlerinde protestoya neden oldu. Bu adımlar 2012 yılında yapılacak devlet başkanı seçimi arifesinde, güven reytingi son üç ayda %43’ten %34’e kadar düşen şimdiki devlet başkanının işine yaramıyor (http://wciom.ru/index.php?id=169).

Putin’in açıklaması ise halk tarafından desteklendi ama aynı zamanda ‘ikili’nin geleceğini tartışmalı hale getirdi. Basın uzun süredir Rusya’da 2008 yılından itibaren Putin ile Medvedev arasında politik yaklaşımları açısından farkları bulmaya çalışıyordu. Son zamana kadar bunu yapmak oldukça zordu. Görev taksimi yapan liderler arasında ayrılıklar sıfıra yakındı. Ama özellikle son bir buçuk yıl içinde Medvedev, Rusya’nın tarihi, modernizasyonu ve dış siyaseti konusunda aşırı liberal açıklamalar yaptı. Bu açıklamalar Putin’in önceki tutumundan farklıydı.

Medvedev’in desteğiyle Modern gelişme enstitüsü faaliyet gösteriyor. Liberal ve Batı yanlısı tutuma sahip enstitünün çok adımı, Rusya toplumunun batılılaşmasını ve Batı ile yakınlaşmasını hedefliyor, bazı uzmanlar Medvedev’i Gorbaçov ile karşılaştırıyor. Putin Gorbaçov ile kıyaslanamaz. WikiLeaks'ten sızan son bilgilere göre ABD'nin Putin’i Rusya devlet başkanı olarak görmek istemediğini de bir tarafa not etmek gerekiyor."