Krize karşı silah

| Kadir Di̇kbaş

Küresel krizle birlikte imalat sanayiindeki pek çok sektör ciddi kayıplara uğradı. Pazarlar daraldı, satışlar düştü ve düşüyor. Ama bir sektör var ki, kriz döneminde de olsa gücünü korumayı başarabiliyor: Silah sanayii.

ABD ve Rusya, dünyanın en büyük silah üreticisi ve satıcısı. Bu ülkelerin son dönemlerdeki silah satışları dikkat çekici. Otomotivden elektroniğe kadar pek çok sektörde darbe yiyen ABD, dünyada lider olduğu savunma sanayiinde kendini göstermeye çalışıyor. Rusya da, petrol fiyatlarında görülen düşüş yüzünden uğradığı gelir kaybını telafi edecek arayışlar içinde. Silah ihracatı da bunun en güçlü alternatifi.

Bir anlamda, krize düşen bazı ülkeler silaha, silah satışına sarılmış gibi. Bunu bariz bir şekilde gösteren de ABD ve Rusya. Dün Venezuela Cumhurbaşkanı Hugo Chavez, tank ve uçaksavar füzeleri almak üzere Rusya'nın ülkesine 2 milyar dolar borç vereceğini açıkladı. Rusya, bundan önce de Mısır, Suriye, Libya, Myanmar, Vietnam, Venezuela ve Türkmenistan'la da hava savunma sistemi satışında anlaşmış teslimatlara başlamıştı.

ABD'nin satışları içinde de en yeni satış bizimle ilgili. Türkiye'ye 7,8 milyar dolarlık hava savunma ve füzesavar sistemi satılması gündemde.

Uluslararası Barış Araştırmaları Estitüsü'nün (SIPRI) 2004-2008 verilerine göre de, ABD ve Rusya dünyanın en büyük silah tedarikçisi. İki ülke dünya "konvansiyonel" silah ihracatının yüzde 56'sını gerçekleştiriyor.

1990'lı yıllardan bu yana silah alımına hız veren Çin ise, son beş yılda en fazla silah ithalatı yapan ülke olmuş. Bu dönemde yapılan dünya ithalatının yüzde 11'i Çin'e ait. Bu ülkenin en büyük tedarikçisi de yüzde 92 ile Rusya. Bu arada Çin, kriz yılı 2009'un savunma bütçesinde de yüzde 15'lik artışa gitti.

İthalatta Çin'den sonra yüzde 7 ile Hindistan var. Hindistan da, silah konusunda Rusya'dan besleniyor. İlginçtir, komşumuz Yunanistan ithalatçılar arasında yüzde 4 pay ile beşinci sırada yer alıyor. Onun en büyük tedarikçisi de Almanya.

Aşağıdaki tabloda, kimin kimlere silah sattığı görülüyor. ABD Ortadoğu ve Güney Kore'ye, Rusya ise Çin ve Hindistan pazarına hakim.

Kuruluşun savunma harcamaları verilerine göre de, ilk beş ülke ABD, Çin, Fransa, İngiltere ve Rusya. Bu ülkeler 1 trilyon 464 milyar dolar olan 2008 yılı dünya askerî harcamalarının yüzde 60,2'sini gerçekleştirmiş. En fazla harcamayı yapan ABD'nin dünya toplamındaki payı yüzde 41,5. Değer olarak da 607 milyar dolar. Bu rakam, neredeyse Türkiye'nin bir yıllık milli gelirine denk.

2008'de dünya savunma harcamalarında yüzde 4'lük artış yaşanmış. Aynı yıl dünya ekonomisi yüzde 3,2 büyümüştü. 2009 için IMF'nin büyüme tahmini yüzde -1,3. Yani küçülme. Fakat savunma harcamalarının küçülüp küçülmeyeceği belirsiz. Yapılan açıklamalara, ihracat bağlantılarına bakılacak olursa anlaşılan savunmaya ve silaha giden para, krize rağmen büyümeye devam edecek.

Şu noktayı da unutmamak gerekiyor ki, en fazla savunma harcaması yapan ilk beş ülke, aynı zamanda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesi. Dünya ile ilgili kararlarda veto hakkına sahip ülkeler, en fazla silaha, askerî harcamaya sahip. Yani bir anlamda dünya silah güçle yönetiliyor.

Soğuk Savaş bitti ama silahlanma yarışı bitmedi. Ortadoğu'da bitmeyen İsrail saldırıları, Irak ve Afganistan'ın işgali, Gürcistan'da yaşanan kriz ve daha pek çok eski ve yeni gerilim var...

Silah satışlarını tetiklemek için bazı bölgelerde ufak tefek kıvılcım çakması, ülkeler arası gerginlikler çıkması/çıkarılması yetiyor. Ve bir ülke silahlanınca komşusu ve diğerleri de harekete geçme ihtiyacı hissediyor. Etraf silahlanırken siz beyaz bayrak çekemezsiniz.