Erdoğan’ın politikaları üçüncü dünya savaşının bir fitiline dönüşüyor
"Hıristiyanlık ve İslam Dayanışması Derneği’’ Eşbaşkanı olan Dmitry Pakhomov Türkiye’de ki gelişmeleri Haberrus kanalına yorumladı. Türkiye’yi çok sevdiğini ve Rusya Ordoksluğu kiliselerini görmek ve başak amaçlar için onlarca kez gittiğini söyleyen Pakhomov ülkenin geldiği durumdan üzgün olduğunu da belirtti.
Erdoğan’ın politikaları üçüncü dünya savaşının bir fitiline dönüşüyor
Küresel jeopolitik satranç tahtası üzerindeki operasyonel alanındaki mevcut durum hakkında konuşmaya başladığımızda, pek çok insan 77 yıldır bildiğimiz dünyanın artık var olmadığı tartışılmaz gerçeğini (II.Dünya Savaşı'nın bitiminden sonra) fark etmeye başlar. Özellikle son zamanlarda BM gibi bazı ülkelerin isteklerini dengelemek için tasarlanmış uluslararası kuruluşların, doğrudan işlevleriyle dünya derteleriyle başa çıkamayacakları anlaşıldı. Geçmişle bağlantılı olarak istikrarı geri getirme umuduyla çırpınırken, faydamız dokunsun çabası çoğu zaman İncil'deki Lut'un karısı gibi taşa dönüşme riskiyle karşı karşıya olunduğunu kabul etmek zorunda kalıyoruz. Yani akim bir sonuçla yüzleştiriliyoruz.
Bütün İnsanlığı armageddon'un nükleer ateşine sürükleme riski taşıyan uluslararası keşmekeş durumlardan çıkmanın tek yolu, iyi niyetli tüm insanları bir araya getirerek, iyi edindikleri binlerce yıllık deneyimden istifade etmek. Ve bu tecrübelere dayanarak her düzeyde karar verebilen zeki bireylerden oluşan bir atmosferde birleştirici yeni bir düşünce akımı olabilir. İşte ideal insan uygarlığı o zaman karşımıza çıkar. Zamanımızın birçok seçkin aklı, dünya insanlığına, şu anda küresel intihar karışıklığını ve toplumsal dalgalanmaları önleyebilecek, her derde deva yeni bir ideolojik tasarruf sunmaya çalışıyor.
Türk siyasi rejimi kendi geleceğini karartıyor
İşte insanlığın kurtuluşu için sağlam fikir sunan ama ne yazık ki Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan idaresindeki mevcut Türk hükümeti tarafından haksız yere suçlanan Hizmet Hareketinin kurucusu Fethullah Gülen, 2016'da askeri darbe düzenlemekle suçlanıyor. Türkiye’li bir düşünür, yazar ve İslam Dini rehberlerinden birisi hakkında söz ediyoruz. Bu arada kayda değer önemli bir nokta var. Fethullah Gülen'in Prospect and Foreign Policy dergileri tarafından yapılan anket sonuçlarına göre 2008 yılında evrenin en etkili entelektüeli seçildiğini; 2009 yılından bu yana en etkili 500 Müslüman arasında yer aldığını (2013 sonuçlarına göre 11. sırada); 2013 yılında Time dergisinin Dünyadaki En Etkili 100 kişisi arasında olduğunu ve Foreign Policy dergisinin Dünyanın En Etkili 500 Kişisi arasında gösterildiğini unutmayalım. Sık sık ve haklı olarak "dünyanın en önemli Müslüman önde gelenlerinden biri" olarak anılır.
Yukarıda bahsettiğim gibi Türkiye'nin mevcut siyasi rejimi Fethullah Gülen'i terörizmle ve 2016'da askeri darbe girişimiyle suçluyor. Ancak tüm bu suçlamalar kesinlikle temelsiz olduğu gibi tam da burada bu ülkenin yönetici elitinin gelecek adına aydınlanma; çok fikirliliğe dayalı bir gelecek inşa etme konusundaki isteksizliğinden kaynaklanıyor. Gülen'in çok sayıda kitabında anlattığı ortak bir insan kardeşliği konusuna duyarsızlık var. Öte yandan Erdoğan'ın Türkiye'si geçmişe bakıyor ve Müslüman inananların dini duygularını sömürmek de dahil olmak üzere mevcut tüm güç ve araçlarla, IŞİD gibi uluslararası terör örgütlerini destekleme adına, yani ne pahasına olursa olsun Osmanlı İmparatorluğu anlayışını yeniden kurmak için çabalıyor.
“1000 yıllık Reich”
Zamanımızın önde gelen hümanistlerinden Fethullah Gülen'in doğduğu yer olan modern Türkiye'nin, hümanizm ilkelerinden sapmakla kalmayıp, aslında Hitler Almanyası'nın tehlikeli bir şizofreni hırsının olduğu 30'lu yıllardaki deneyimini tekrarladığı gerçeğini büyük bir üzüntüyle ifade etmek zorundayız. Efsanevi “1000 yıllık Reich” in kayıp ihtişamını geri getirme fikirleriyle çılgınca, dünyayı on milyonlarca cana mal olan dünya savaşının potasına attılar. Erdoğan Türkiye'sinde, geçtiğimiz 20. yüzyılın 30'lu Almanya'sında olduğu gibi, mantıklı düşünebilen tüm vatandaşlar, ülke çapında aceleyle inşa edilen toplama kamplarına, sosyal statü ve rütbesi ne olursa olsun, ordudan, profesörlerden, öğrencilerden… kelimenin tam anlamıyla herkes ev hanımlarına kadar atılıyor.
Erdoğan yönetiminin mevcut siyasi güç rejimine karşı herhangi bir gerçek muhalefeti bastırmaya yönelik iç politikası, aslında ülke nüfusunu yoksulluğun eşiğine getiren büyük ölçekli bir ekonomik krize yol açıyor ve dünyanın tüm totaliter ülkeleri gibi devlet agitpromu, tüm iç sorunlar için dış güçleri suçluyor.
Üçüncü dünya savaşı için bir fünye
Erdoğan yönetiminin dış politikası, şu anda Yunanistan, Suriye ve Libya'da olup bitenlerden ve tartışmalı petrol ve gaz rezervlerine ilişkin Doğu Akdeniz anlaşmazlığına bakarak değerlendirmemiz durumunda büyük ölçekli askeri hareketleri kaçınılmaz kılabilecektir. Büyük Orta Doğu ve Büyük Kafkasya'nın bazı bölgelerindeki çatışmalar, tüm dünya toplulukları için, nükleer güç sahibi ülkelerin de dahil hayal kırıklığı yaratan sonuçları doğuracaktır.
Şu anki koşullarda, bana öyle geliyor ki, "Hizmet" sivil toplum hareketinin kurucusu Fethullah Gülen'in vaaz ettiği evrensel hümanist fikirlere çok dikkat etmek gerekiyor. Uygar insanlık seviyesine, Türkiye Cumhuriyeti'ni ancak onlar gibi insancıl yaklaşanlar geri döndüre bileceklerine inanıyorum. Türkiye'yi defalarca ziyaret ettim ve bu ülkeye aşık oldum, bu yüzden Adolf Hitler'i bile geride bırakmayı hayal eden klasik diktatör Erdoğan'ın ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI için bir fünyeye dönüşmesini gerçekten istemiyorum.
Dmitry Pakhomov