Soylu’nun 15 Temmuz çıkışı Rus basınında: ‘ABD-Türkiye ilişkileri kopma noktasında’

HABERRUS - İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun '15 Temmuz’u 'FETÖ' yamadı, arkasında ABD var' çıkışı ve bu iddialara ABD’den yapılan sert açıklamalar Rus basınında gündem oldu.

Rus basını, Soylu’nun 15 Temmuz söylemi bağlamında Türkiye-ABD ilişkileri ve Erdoğan’ın bundan sonraki politikalarının nasıl olacağını masaya yatırırıyor.

Rusya’nın önde gelen gazetelerinden İzvestia’da, Türkiye ile ABD ilişkilerinde yeni bir krizin daha ortaya çıktığı, Ankara ve Erdoğan yönetiminin 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında Washington'un olduğuna dair açıklamalarının Türkiye ve ABD arasındaki ilişkileri bir kez daha kopma noktasına getirdiği belirtiliyor.

Ankara başlangıçta Biden yönetiminin gelişiyle iki ülke arasındaki ilişkilerin ısınacağını umuyordu

Başlangıçta Ankara, yeni Amerikan Başkanı Joseph Biden'in yönetime gelişiyle ülkeler arasındaki ilişkilerin ısınacağını umuyordu.

Süleyman Soylu'nun açıklamasından kısa bir süre önce Türk yetkililer, Başkan Joseph Biden yönetiminde ABD ile ilişkileri geliştirmek istediklerini söylediler.

Reuters'ın da belirttiği gibi, yeni Amerikan liderinin "Türkiye'nin batılı müttefiklerini endişelendiren insan hakları eylemleri nedeniyle Ankara'ya doğru daha sert bir yol izleyeceği" söylemleri basına yansıdı.

İlişkilerin beklediği minvalde gelişmediği görüldüğünde Türkiye İçişleri Bakanı, 15 Temmuz 2016'da ABD'yi darbeyi organize etmekle suçladı.

Amerikan Dışişleri Bakanlığı’ndan jet yalanlama geldi. ABD, bu tür ifadeleri tamamen yanlış ve temelsiz olarak nitelendirdi. ‘Türkiye İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun, ABD'nin Türkiye'deki olaylara müdahil olmasına ilişkin bu ve diğer asılsız ve sorumsuz açıklamaları, Türkiye'nin NATO müttefiki ve ABD'nin stratejik ortağı olarak statüsüyle bağdaşmıyor’ dedi.

Rus İzvestia gazetesi, Ankara’nın, 15 Temmuz dabe girişiminde genellikle diğer ana şüpheliyi, yani Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eski bir ortağı olan Pensilvania merkezli İslami vaiz Fethullah Gülen'in ismini verdiğini ancak bu kez Süleyman Soylu'nun söylem değiştirdiğini belirtiyor. Soylu'nun ABD'nin 15 Temmuz darbe girişiminde bulunduğunu ve Gülencilerin bu planları gerçekleştirdiğini, Avrupa'nın bundan çok memnun olduğunu söylediğini, bu söylemin Ankara'nın resmi söylemi ile çelitiğinin altı çizilmiş.

Gülen, darbe girişimine karıştığını reddediyor

Darbe girişimi sonrası hükümette, orduda, mahkemelerde, özel eğitim kurumlarında ülke genelinde büyük tasfiyeler yaşandı. Gülen'le bağlantısı olduğu şüphesiyle yaklaşık 292.000 bin kişi tutuklandı ve 150.000 kişi işini kaybetti.

Düzinelerce medya kuruluşu kapatıldı ve bazı muhalif milletvekilleri ve gazeteciler hapse atıldı.

Gülen, darbe girişimine karıştığını reddediyor. Bu arada Ankara iade edilmesi konusunda ısrar ediyor.

Washington, Türk makamlarından güvenilir kanıt bulunmadığını öne sürerek bu talepleri reddediyor.

Adalet ve Kalkınma Partisi ABD tarafından desteklendi

Erdoğan iktidara yeni geldiğinde, Adalet ve Kalkınma Partisi ABD tarafından desteklendi, ancak zamanla bir Amerikan projesi olmaktan çıktı ve daha bağımsız hale geldi.

Örneğin Barack Obama, Türkiye'nin ağırlıklı olarak İslami nüfusa sahip demokratik bir ülke örneği, Avrupa, Orta Doğu ve Müslüman dünya arasında bir tür köprü olmasını umuyordu. Amerikan başkanı, Erdoğan'ı ılımlı bir Müslüman lider olarak gördü ve onu en dostane ve güvenilir ilişkiler kurmayı başardığı beş meslektaşından biri olarak adlandırdı. Ancak zamanla her iki lider de birbirleriyle hayal kırıklığına uğradı.

Türkiye, bölgesel lider olma çabalarını hızlandırdı

ABD ile ilişkiler soğumasına rağmen NATO çerçevesinde gelişmeye devam etti, bu nedenle Türk ordusunun yeni silahlara ihtiyacı olduğunda Ankara ilk önce eski müttefiki Washington'un yardımını bekledi. Ancak Amerikalılar bunu yapmadı.

Sonra Türkiye Rusya'ya döndü. Rus S-400 Triumph füze sistemlerini satın alması konusunda anlaştı.

Bu Washington'u çileden çıkardı. Amerika Birleşik Devletleri'nde böyle bir eylem inatçı kabul edildi ve NATO'nun bütünlüğüne bir darbe olarak görüldü. ABD Başkanı Donald Trump, Ankara'nın aklını başına getirmek için Türkiye ekonomisi için oldukça acı veren yaptırımlar getirdi.

ABD, Erdoğan'ın otoriter tavırlarına katılmıyor

ABD, Erdoğan'ın otoriter tavırlarına katılmıyor, Atatürk'ün laik mirasından giderek uzaklaştığına ve altındaki ülkenin İslamcılığa doğru kaymakta olduğuna inanıyor. Ankara, bir yandan NATO'nun kendisine verdiği Amerikan ve Avrupa teknolojilerine erişim sağlamak, diğer yandan Batılı olmayan ülkelerle işbirliği yapmak istiyor.

‘Türkiye'de seçimler öncesinde bazı tatsız gelişmeler yaşanabilir’

IMEMO Orta Doğu Araştırmaları Merkezi'nde uzman Aleksey Davıdov, Türklerin ve Amerikalıların artık farklı yönlere baktığını, ülkelerin şu anda ilişkilerde zor bir dönemden geçtiğini söylüyor.

Ankara’nın, bağımsız bir stratejik çizgi izlediğini, stratejik çelişkiler hiçbir şekilde çözülmediğinden, hiçbir şey değişmezse durumun yakın gelecekte daha da kötüleşeceğini beklediği yorumunda bulunuyor.

Özellikle Türkiye'deki seçimler öncesinde ülkede bazı tatsız gelişmeler yaşanabileceği uyarısında da bulunuyor.

Türkiye'nin NATO'dan çekileceğini söylemek daha erken

ABD’nin Türkiye’ye NATO’nun güney kanadında bir güvenlik ortağı olarak ileri karakol olarak ihtiyacı olduğunu söyleyen Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi başkanı Andrey Kortunov ise ülkelerin hiçbirinin ilişkilerde tam bir kopuş istemediğine vurgu yapıyor.

Özellikle Türkiye NATO üyesi, ittifakın ikinci ordusu, Kuzey Atlantik bloğunun güney kanadı. Öte yandan rejimi insan haklarını ve demokratik özgürlükleri ihlal ettiği için eleştirme isteği var.

Kortunov, "Biden şimdi zor bir seçimle, bir ikilemle karşı karşıya: ya Erdoğan'ın otoriterlik, kişisel güç ve neo-Osmanlı eğilimleri getirdiği gerçeğine gözlerini kapatacak ya da onu Trump'tan daha sert bir şekilde eleştirmeye devam edecek. Ama o zaman da ikili ilişkilerde çatışmanın artması anlamına gelebilir. Biden yönetiminin nereye gideceği henüz belli değil, farklı yönlere çekiliyor.’ ifadelerini kullanıyor.