Kafkas oyunu

| Sami Kohen

Türkiye’nin Ermenistan ile ilişkilerini normalleştirme girişiminin yol açtığı gelişmeler, bölge içi ve dışı aktörleri sahneye çekmiş bulunuyor. Şimdi bu aktörler bu fırsattan yararlanarak kendi rollerini oynamaya çalışıyorlar.

Geçmişte Orta Asya’da oynanan -ünlü yazar Rudyard Kipling’in deyimiyle -“büyük oyun”un bir benzerinin sergilendiği Kafkasya’da halen başlıca 6 aktör, kâh örtüşen, kâh çakışan rollerde görünüyorlar.

Bu küresel veya bölgesel aktörlerin nasıl bir oyun sahnelediklerine kısaca bakalım:

RUSYA: Bağımsızlığa kavuştuğu andan itibaren Ermenistan’ı destekleyen, Karabağ ve Azeri topraklarının işgaline yardımcı olan Rusya, hep Erivan’ın hamisi rolünü oynadı. 1997’de imzalanan bir ortak savunma anlaşmasına göre, Rusya Ermenistan’a karşı saldırıyı kendisine karşı yapılmış sayma taahhüdünde bulundu. Ermenistan’ın Moskova’ya bağımlılığı, Rusya’nın bu ülkede askeri bir varlık ve bölgede siyasal etkinlik kazanmasını da sağlıyor. Ancak son zamanlarda Rusya’nın Azerbaycan’a bazı açılımları oldu. Geçen yıl iki ülke arasında bir dostluk ve işbirliği anlaşması imzalandı. Son olarak enerji alanında işbirliği için de prensip mutabakatına varıldı. Rusya’nın amacı, Azerilerle Nabucco projesini saf dışı edecek alternatif bir proje geliştirmektir...

Rus diplomasisi, “resmen” Türkiye-Ermenistan yakınlaşmasını desteklemekle beraber, Azerbaycan’ın gösterdiği tepkiyi Bakü’yü kendi eksenine çekmek için de bir fırsat olarak değerlendirmekten geri kalmıyor. Başkan Aliyev’in şimdiki Moskova ziyareti öyle bir fırsat...

ABD ve BATI: Gürcistan’daki olaylardan sonra, ABD ve Güney Kafkasya’da kaybettiği etkinliğini yeniden kazanma çabasında. Bunun bir yolu da, Ermenistan’ın Rusya’ya bağımlılığını azaltmak ve onu Batı eksenine çekmektir. Türkiye-Ermenistan yakınlaşması, böyle bir fırsat yaratıyor. Washington bu yakınlaşma sayesinde -veya Türkiye’nin işbirliğiyle- Güney Kafkasya’da etkinliğini artırmayı umuyor. ABD’nin ve Batı’nın bir amacı da Ermenistan’ı bir enerji transit yolu olarak kullanmak ve Rusya’nın bu alandaki üstünlüğünü kırmaktır...

İRAN: Tahran eskiden beri Ermenistan’ın destekçisi. Bu, İran’ın din kardeşliğinden çok, çıkarlarını ön planda tuttuğunun bir göstergesi. Azeriler bu nedenle İran’a kızgın. Bu haftanın başında Sarkisyan Tahran’da İran’la ekonomik ağırlıklı 8 anlaşma imzaladı. Tahran’ın bu politikasında gerek Bakü’nün İran’daki Azerilere ilgisinden, gerek ABD’nin Kafkasya’daki nüfuzundan duyulan kaygının rolü var. Oysa İran Ortadoğu’nun yanı sıra Kafkasya-Orta Asya çizgisinde de nüfuzunu artırmak çabasında...

ERMENİSTAN: Erivan şimdiye kadar Karabağ ve bazı Azeri toprakları üzerindeki işgalini sürdürdü, ama bunun için de ağır bir siyasi ve ekonomik fatura ödedi. Şimdi Ermenistan daha dengeli bir politika izlemeye ve yeni açılımlar yapmaya çalışıyor... Erivan için Türkiye açılımı çok önemli; ancak bunun için de birtakım tavizler vermesi gerektiğini biliyor. Durumunu düzeltmesi ve dünyaya açılabilmesi de buna bağlı...

AZERBAYCAN: Son yıllarda petrol ve gaz gelirleriyle zenginleşen ve askeri bakımdan güçlenen Azerbaycan, dengeli bir dış politika izledi. Tabii Türkiye’yi de hep stratejik ortağı saydı. Son olaylar bu güveni sarsmış durumda. Aliyev sanki yeni arayışlar peşinde. Yeni stratejilerden söz ediyor. Türkiye’ye ve Batı’ya daha mesafeli davranıyor, Rusya’ya yakınlaşıyor. Bu, Kafkasya denkleminde yeni bir unsur. Ama Azeriler için de riskli bir oyun...

TÜRKİYE: Komşularla “sıfır sorun” anlayışıyla, Ankara 2 yıldır Erivan ile ilişkilerini düzeltme çabasında. Sınırların açılması, ele alınan çözüm paketinin sadece bir parçası. Ama Azerbaycan bu yüzden Ankara’ya küskün.

Türkiye’nin stratejisi, Ermenistan’la Azerbaycan’ın da çıkarlarını gözleyen kapsamlı bir mutabakat sağlamaktır. Bu sayede Türkiye hem Kafkasya’daki rolünü ve etkinliğini pekiştirmeyi, hem de diyasporayı etkisizleştirmeyi hedefliyor.

Türkiye bunu gerçekleştirirken, çeşitli aktörler arasında, hassas dengeleri dikkate almak ve stratejisinde ince ayar yapmak durumunda. Tabii Azerbaycan da bu aktörler arasında...

(Milliyet)