"DTÖ üyesi Rusya'nın Türkiye ile partnerliği ivme kazanacak"
Bir yaz başında başlayan süreç, bir yaz sonunda tamamlandı. Aradan 19 yıl geçti. Sonunda Cenevre’de müzakereler tamamlandı. Rusya, ‘Dünya Ticaret Örgütü’nün 156. üyesi oldu. Artık dünyanın 7. büyük ekonomisi uluslararası ticaret standartlarına ve yatırım ortamı koşullarına daha uyumlu bir ülke olacak.
Bu önemli bir gelişme. Özellikle AB başkentleri, Washington , Pekin, Tokyo ve de Ankara açısından ekonomik ve siyasal izdüşümleri iyi hesaplanmalı. Genelde olumlu eğilimler bekleniyor. İlk aşamada, dünya ticaret sistemi ile daha uyumlu bir Rusya her ülkenin yararına. Fakat uluslararası ilişkilerin çok boyutlu analitik yapısı içinde, zincirleme ve diyalektik etkileşimleri iyi anlamak gerekir.
Değişken hesaplar
Sovyetler Birliği sonrasında uluslararası sistemde rolünü hızla yeniden kurgulayan Rusya, 1993’te Yeltsin döneminde doğal olarak DTÖ’ye de başvurdu. O yılların siyasal ve ekonomik karışıklığında müzakereler yavaş gitti. Putin ilk başkanlık döneminde sürece hız verdi. Fakat doğalgaz ve petrol piyasalarına yönelik devletçi denetim tercihiyle ivme kayboldu. Batı ise Çin için olduğu gibi, fikri mülkiyet hakları alanında Rusya’ya baskı yaptı. Yıllar geçti, konu unutuluyorken 2010’da bir Obama-Medvedev zirvesinde düğmeye tekrar basıldı ve Putin’in ikinci döneminde hamleler tamamlandı.
Moskova ’nın hesaplarını hâlâ Kremlinoloji ile ve hatta çarlık dönemi etkenleri ile anlamanın mümkün olduğunu savunanlar var. Fakat bu atılımın temelinde 21. yüzyıl küresel ortamının gerçekçi bir değerlendirmesi baskın çıktı. Son yılların ekonomik kriz dalgaları, enerji piyasalarının değişkenliği, başta Ortadoğu olmak üzere siyasal ortamın kırılganlığı, toplumların internet çağında siyasetçiler üzerinde artan baskı ve talepleri ve G20 etrafında oluşan yeni güç dengeleri Moskova için yeterli gerekçeler. Ayrıca, ABD ile AB arasında bir transatlantik ekonomik alan oluşuyor. G. Kore ve Hindistan gibi birçok Asya ülkesinden sonra, Japonya da AB ile serbest ticaret anlaşması için ilerliyor. Demokrasi, piyasa ekonomisi ve sosyal standartlar temelinde, gedikleri ve eksikleri ile bir ‘Yeni Batı’ şekilleniyor. Putin, Rusya’nın bu eğilimlerin dışında kalamayacağını gördü.
Rus ekonomisi hâlâ ithal ikamesi ve devlet destekli sanayileşme sarmalında. Siyaset ile ekonominin kesiştiği alanlar bulanık. DTÖ üyeliği Rusya için hızlanan bir ekonomik modernleşme aracı olabilir. Dünya Bankası ülkenin milli gelirinde önce yüzde 3,3, uzun vadede yüzde 11’lik bir artış hesaplıyor. Halk için daha nitelikli ve ucuz ürünler, Rus mallarının dış piyasalarda rekabet gücü, kamu ihalelerinde göreceli saydamlık ve bürokrasinin çağdaşlaşması gibi getiriler umut ediliyor. Gümrük vergileri de bugünkü ortalama yüzde 10 civarından birkaç yıl içinde yüzde 6’ya düşecek. Uluslararası yatırımlar da kolaylaşacak; banka ve telekom sektörlerinde satın alma sınırlamaları kalkıyor.
Avrupa’da dengeler
Rusya 1996’dan beri bir Avrupa Konseyi ülkesi. Avrupa tarihinin önemli bir aktörü. Fakat AB üyeliğine uzak. Demokrasi başta olmak üzere ekonomik ve toplumsal standartları AB hedefli bir evrim içinde değil. Buna mukabil, AB ile yakın ortaklık ilişkisi geliştirmeye ve teorik olarak üyelik hedefini dışlamamaya özen gösteriyor. Doğalgaz, petrol, nükleer silah, uzay teknolojisi ve Avrasya ekseninde coğrafi derinlik sahibi bir ülke olarak kendine has bir modeli var. Demokrasisi ise yılların çoğulcu siyaset geleneğine dayanmıyor. Tüm bu nedenlerden ötürü Türkiye ’den çok farklı bir konumda.
Türkiye gibi Rusya’nın da en önemli ticaret, yatırım, teknoloji ve turizm partneri Avrupa Birliği :
* AB -Rusya toplam ticaret hacmi 308 milyar euro (2011)
*Rusya, dünyada AB ’nin 3. ticaret ortağı.
* Türkiye , AB ’nin 7. ticaret ortağı.
*Rusya, Türkiye ’nin dış ticaretinde 2. sırada.
*Rusya’ya AB yatırımları 120 milyar euro (2010).
*Rusya’nın da AB ’ye yatırımları artıyor: 42 milyar euro (2010).
* Türkiye ise yılda tüm dünyadan ancak 13-14 küsur milyar euro çekebiliyor.
Rusya, AB ’den en çok otomobil, ilaç, telefon, makine satın alıyor; esas olarak petrol ürünleri ve doğalgaz satıyor. Gümrük tarifelerindeki indirimlerle AB ihracatçıları yılda 2-3 milyar euro tasarruf ve 4 milyara yakın satış artışı öngörüyorlar. Genel gümrük indirimlerinin yanı sıra bazı sektörlerde özel tarifeler var. Bunlar arasında otomotivdeki indirimler yüzde 30’lardan yüzde 15’lere düşecek. Türkiye - AB ticaretinin de en önemli kalemleri olan otomotiv ve yan sanayilerini etkileyecek bir gelişme söz konusu. AB ülkeleri de Türkiye de Rus otomotiv pazarına daha rahat girebilecek. Tabii bu arada Rusya dolaylı yeni vergilerle korumacılık yapmaya çalışıyor, AB protesto ediyor.
AB ’nin enerji tedariki güvenliği açısından Rusya kilit ülke. “Vanayı kapatırsa Avrupa’nın bir kısmı donar” kaygısının toplumsal bilinçaltındaki yeri sağlam. Moskova -Pekin ekseninde Ortaasya’yı da içeren enerji boyutu ise AB siyasal bilincine son yıllarda bir özel dikkat konusu olarak yerleşti. Rusya için Avrupa’daki en önemli eksen ise Moskova -Berlin arasında. Aynen Türkiye için olduğu gibi, Rusya’nın da Almanya ile ilişkileri öncelikli. Enerji boru hatları da bu ilişkilerin temel bir dosyası. Rusya’nın DTÖ üyeliği ile kolaylaşacak olan AB ile ekonomik ilişkileri enerji alanında daha güvenli bir ortam yaratabilir. Bu durum Anadolu üzerinden geçecek olan doğalgaz boru hattından ziyade, kuzeyden geçen ve geçecek olan hatlara desteği arttırır. Diğer taraftan, Türkiye halihazırda Azerbaycan ile yaptığı manevra sayesinde şekillenen TANAP girişimi ile iyi bir mesafe kat etti.
Hem rakip hem ortak
Rusya’nın dünya ekonomik sisteminde istikrarlı bir ekonomiye ulaşması zaman alacaktır. Fakat DTÖ üyeliği sayesinde Avrupa’yla bağlarını güçlendiriyor. Asya’da Çin’e karşı zemin kaymasını yavaşlatıyor ve ABD ile siyasi arenadaki Suriye gibi konulardaki çatışmalarını ekonomik ilişkilerle bir nebze yumuşatıyor. Bu arada Türkiye ile de yeni bir döneme giriyor. İlk aşamada Türkiye ’nin ekonomik jeo-politiğinde Rusya artık daha rahat bir partner olacak. Aynı zamanda Türkiye ’nin rakipleri için de geçerli bir rahatlama söz konusu. Diğer yandan, iyi yönetilirse enerji işbirliği ve Ortadoğu sorunlarını olumlu etkileyebilir bu durum.
Ayrıca dış yatırım çekme konusunda Türkiye için dikkat edilmesi gereken bir dönem. Rusya’ya giden sermaye ‘doğal kaynakları bol, nükleer güç sahibi, otoriter bir rejim ve kendine has kurallar’ tanımlamasını dikkate alarak gidiyor. Paketin üzerinde bu yazıyor, içinden de bu çıkıyor. Şimdi paketin etiketinde ayrıca “DTÖ üyesidir” yazacak.
Türkiye için ise bir karşılaştırmalı üstünlük etkeni olan “Müstakbel AB üyesi, hukuk devleti, petrolü ve doğalgazı yok ama demokratik, özgür, girişimci bir toplumu var” yazıyor etiketinde. Uluslararası ticaret ve yatırım, etiket ile içeriğin uyumuna önem verir.