'Bazı Rus uzmanların ‘Türkiye’nin NATO’dan kopup Rusya ile ittifak kuracağı’ umudunu 2020’de yaşanan olaylar yok etti'

HABERRUS - Avrasya Stratejileri Ajansı, 2020 ylını değerlendirdiği ve bu bağlamda 2021’de muhtemel uluslararası tehditleri ve Rusya Türkiye ilişkilerinin seyrini masaya yatırdığı detaylı bir analiz yayınladı.

Siyasi analizde; 2020 yılının, İdlib'de yaşan ve çok sayıda Türk askerinin öldüğü çatışmalarla başladığı ve Dağlık Karabağ'daki savaşla sona erdiği, her iki durumda da Türk ordusunun çatışmalara doğrudan katılımının olduğu vurgulanıyor.

Türkiye, Libya'da ve Doğu Akdeniz'de doğrudan veya dolaylı olarak güç kullandı. İkinci durumda, Türk tehditlerinin hedefi, Türkiye'nin NATO müttefiki olan Yunanistan'dı.

Analizde, bazı Rus gözlemcilerinin gözünde askeri açıdan NATO’nun en güçlü adaylarından birisi olan Türkiye’nin uzun zamandır batı ittifakından kopup Rusya ile ittifak yapacağı umudunun olduğu ancak geçen yıl yaşanan olayların, Recep Erdoğan'ın en sadık hayranlarını bu fikirlerinden caydırmış olması gerektiği, Türkiye'nin seyrinin çok daha dolambaçlı ve tahmin edilebilir olmadığı görüşü paylaşılıyor.

‘Türkiye Cumhurbaşkanı ve Türk kuruluşunun temsilcileri tarafından aktif olarak kullanılan anti-Amerikan ve Avrupa karşıtı söylem, Avrupa-Atlantik projesinden radikal bir kopuşa yol açmadığı gibi, ortak çabalarla özel bir model oluşturmak için Avrasya'daki diğer güç merkezleriyle (Hindistan, İran, Çin, Rusya) güçlerini dış stratejik dengeleyicilerin katılımı olmadan kıta güvenliğini birleştirmiyor.’

Türkiye'nin İran ve Rusya ile bölgesel meselelerde çok çelişkileri var

Türkiye'nin İran ve Rusya ile çeşitli bölgesel meselelerde çok çelişkileri olduğu, Kasım 2020'de, Türkiye'nin aktif katılımıyla, Dağlık Karabağ'da bir buçuk ay süren savaşın sonuçlarını takiben, bölgede yeni bir statükonun oluşturulduğu, bu durumun Ankara ile Bakü arasındaki stratejik bağ güçlendirerek, Erdoğan yönetimini Kafkasya'da lider güç olarak Rusya'ya meydan okuyan bir konuma getirdiği vurgulanıyor.

Bakü’de, Rusya’nın, Kafkasya'daki lider güç olarak sorgulandığı ve Türk vekil güçlerinin Suriye'den Azerbaycan'a hareketi yoluyla Orta Doğu istikrarsızlığının Erdoğan eliyle Kafkaslara taşınma olasılığının Türk-İran ilişkilerinde zorlu çatışmalar yarattığı yorumunda bulunulmuş.

Türkiye bunu ilk defa denemiyor

Türkiye'nin belirli bir bölgedeki çatışmaya müdahale ederek yeni bir güç dengesi oluşumuna katkıda bulunmasının ilk olmadığı, daha önce bu modeli özellikle Suriye, Libya ve Katar'da denediği belirtilen analizde, Dağlık Karabağ’ın, Türk dış politika stratejisinin yalnızca bir devamı niteliğinde olduğu, Türkiye'nin askeri gücünü kullanarak hesaba katılması gereken bir ülke olma startejisi güttüğü vurgulanıyor.

‘Türk dış politika revizyonu ülkenin modern dünyadaki yeri ve rolünün gerçek potansiyeline uymadığı fikrini sürekli olarak takip etmesinden kaynaklanmıyor. Aksine Kemal Atatürk ve takipçilerinin çabalarıyla şekillenen Türk kimliğinin revizyonuyla aktif olarak besleniyor.’

‘Daha önce kabul edilen laiklik, milliyetçilik, Batıcılık gibi ulusal, seküler değerlerin yerini bugünün Türkiye'sinde "dünya beşten büyüktür" (BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri) tezi daha popüler.’

‘Türkiye kendisini Güvenlik Konseyi üyeleri ile nüfuz ve statü bakımından eşit görmekte ve aynı zamanda büyük güçler arasında tüm İslam dünyasının temsilcisi olduğunu iddia etmektedir.’

Türkiye’nin Fransa ve ABD ile ilişkileri kötüleşirken Londra ile ittifakı derinleşiyor

Türkiye önümüzdeki yıl Batı'ya sırtını dönmeyeceği, aksine eylemleriyle, durumsal değerlendirmeler yaparak etkisini en üst düzeye çıkarma arzusunu sürdüreceğinin altı çizilen analizde, Türkiye’nin Fransa ve ABD ile ilişkileri kötüleşirken İngiltere gözle görülür bir şekilde ilişkilerini arttırdığı vurgulanıyor.

ABD vesayetinden çıkmak için İngiltere kullanılıyor

Londra için Ankara ile ittifakın derinleştirilmesi Brexit sonrası dönemde dış politika araçlarından biri olacak.

Türk politikası için İngiliz kanalı, Avrupa-Atlantik yapılarıyla kurumsal bağları sürdürerek ABD vesayetinden çıkışının dengelenmesine izin verecek.

Genel olarak dünyada ve özellikle Kafkasya'da büyüyen Türk hırsları, yakın gelecekte Moskova için zor ikilemler yaratacak.

Türkiye'nin Hazar Denizi'ne girmesi ve Orta Asya'daki faaliyetlerini ve etkisini genişletmesi için fırsatlar yaratıldı.

Karadeniz yönünde, Ankara ile Kiev arasındaki bağların kurulması bağlamında riskler artıyor.

Ukrayna, Türk insansız hava araçlarının her şeyi fetheden gücüne inanıyor ve onları Donbass'ta kullanmayı düşünüyor. Bu yıl Ukrayna'nın önemli ölçüde artan askeri bütçesi, harcama yapılmasına izin veriyor ve ülkenin siyasi liderliğini orduyu kullanmaya itiyor.

Azerbaycan'daki Türk pozisyonlarının güçlendirilmesi, Ankara'nın Gürcistan'daki varlığını genişletmek için fırsatlar da sağlayacaktır.

‘ABD, İngiltere ve Fransa'nın, Türk liderliğine karşı tavrı ne olursa olsun, Türkiye'nin iddialı hedeflerine kendi pahasına değil, Rusya pahasına gerçekleştirmesiyle ilgileneceğini vurgulayalım.’

Ankara, Sovyet sonrası alana itilecek

Kelimenin tam anlamıyla Ankara, Sovyet sonrası alana itilecek. Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa arasındaki mevcut tüm anlaşmazlıklara rağmen, 1990'ların başındaki durum, Ankara'nın Kafkasya ve Orta Asya'daki eski Sovyet cumhuriyetleri için Batı'nın bir tür temsilcisi olarak hareket etmesi ile tekrarlanabilir.

Daha sonra, özellikle bu görev için, Sovyet sonrası ülkelere uyarlamaya çalıştıkları eski pan-Türkist fikir yeniden canlandırıldı.

Türkiye kesinlikle büyük güç statüsü iddiasından vazgeçmeyecektir.

Ancak asıl soru, bu iddiaların nasıl desteklendiğidir.

Amerika Birleşik Devletleri, Rusya ve Çin bir dereceye kadar dış politikalarında güç potansiyellerine güveniyor.

Türkiye eski güç siyaseti geleneğini takip ediyor, ancak Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesinin aksine, kendi teknolojik potansiyeline sahip değil.

İthal parçalardan yapılan Türk SİHA’sı Türkiye’nin gücünün sınırlarını gösterdi

İthal bileşenlerden bir araya getirilen Türk insansız hava araçları, Türk gücünün bir simgesi haline geldi ancak aynı zamanda Trükiye’nin sınırlı doğasını da gösterdi.

Türkiye'deki ekonomik durum zorluğu ve Erdoğan'ın iç siyasi hakimiyetinin tartışmalı oluşu ve Türkiye'nin arkasında güçlü bir uluslararası entegrasyon desteğinin olmayışı Türkiye'nin benimsediği diplomatik ve iktidar stratejisi için ancak bir süre işe yarayacak.

İddiaların büyüklüğü ile dayandığı temeller arasındaki çelişki er geç kendisini gösterecektir, ve bu muhtelenen bu önümüzdeki yılda yaşanacaktır.