Rusya'nın Devlet Borcu 33 Trilyon Rubleye Yaklaştı

HABERRUS - Rusya Maliye Bakanlığı verilerine göre, ülkenin toplam devlet borcu 2025 yılının ilk on ayında %2.8 artış göstererek yaklaşık 32.9 trilyon ruble seviyesine (412 Milyar Dolar) ulaştı.

Borç stokundaki bu artış, yalnızca ekim ayında neredeyse 1 trilyon ruble gibi önemli bir yükselişe işaret ediyor.

Borç rakamları bileşenlerine ayrıldığında, toplam borcun büyük kısmını iç borcun oluşturduğu görülüyor. İç Borç: 28.3 trilyon ruble olurken dış borç** 4.6 trilyon ruble.

Bu dağılım, Rusya'nın borçlanmasında uluslararası piyasalara kıyasla yerel kaynaklara ve yatırımcılara daha fazla güvendiğini gösteriyor. Dış borcun nispeten düşük oranı, ülkeyi döviz kuru dalgalanmalarına ve küresel finansal şoklara karşı bir ölçüde koruyor.

Büyüme Hızı ve Daha Önceki Veriler

Rusya Sayıştayı'nın (Schetna Palata) federal bütçe uygulamasına ilişkin önceki bir raporu, devlet borcunun ocak-eylül döneminde %10 artarak 31.98 trilyon rubleye çıktığını göstermişti. Ekim ayındaki keskin artışın, borçlanmadaki genel trendin bir parçası olduğu anlaşılıyor.

Olası Nedenler ve Etkiler

Devlet borcundaki bu artışın ardında çeşitli faktörler olabilir:

  • Artırılan Devlet Harcamaları: Rusya'nın, özellikle savunma sanayii ve Ukrayna'daki askeri operasyonlarla ilgili alanlarda artan harcamaları, bütçe açığına ve dolayısıyla daha fazla borçlanmaya yol açabilir.
  • Ekonomik Teşvikler: Enflasyonla mücadele, sosyal programlar veya altyapı yatırımları için ek kaynak ihtiyacı borçlanmayı artırmış olabilir.
  • Ekonomik Ortam: Yaptırımlar ve küresel ekonomik koşullar, gelir toplamayı zorlaştırıyor veya ek mali yükler getiriyor olabilir.

Borçtaki büyüme sürdürülebilir olsa da, artan borç yükünün uzun vadede ekonomi üzerinde baskı oluşturma riski bulunuyor. Borç servisi (faiz ve anapara ödemeleri) için ayrılan kaynaklar, eğitim, sağlık veya altyapı gibi diğer alanlardaki harcamalardan kesinti yapılması anlamına gelebilir.

Rusya'nın devlet borcundaki, özellikle iç borçlanma yoluyla gerçekleşen artış, ülkenin finansal durumunu yakından izleyen bir gösterge.

Bu eğilimin devam etmesi, ekonomik politika yapıcılar için hem kısa vadeli finansman ihtiyacını karşılama hem de uzun vadeli mali sürdürülebilirliği koruma arasında denge kurma gerekliliğini ortaya koyuyor.