ABD ve Avrupa Arasındaki Görüş Ayrılıkları Derinleşiyor

HABERRUS - Ukrayna'daki savaşı sona erdirmeye yönelik diplomatik çabalar, Atlantik'in iki yakasında giderek belirginleşen bir stratejik ayrışmayı gözler önüne seriyor.

ABD'nin Avrupa müttefiklerini doğrudan sürece dahil etmeden yürüttüğü ikili müzakereler, kıta başkentlerinde derin bir rahatsızlık ve tepkiye yol açıyor.

Londra'da Kritik "Avrupa Üçlüsü" Zirvesi

Bu gerilimli ortamda, İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, 8 Aralık'ta Londra'da bir araya gelerek ortak bir tutum belirlemeye çalışacak. Toplantı, ABD Özel Temsilcisi Stephen Whitcoff ve Başkan Trump'ın damadı Jared Kushner'ın geçen hafta Florida, Miami'de Ukrayna yetkilileriyle yaptığı gizli görüşmelerin ardından düzenleniyor.

Macron, zirveyi X (eski Twitter) hesabından duyururken, "Avrupalılar, kolektif olarak üzerinde çalıştığımız adil ve kalıcı bir çözümün kilit dayanağı olacaktır" ifadesini kullanarak Avrupa'nın süreçteki merkezi rolünü vurguladı. Zirvenin, Avrupa'nın Washington'ın tek taraflı olarak yürüttüğü "Ukrayna partisi"ne verdiği kolektif bir yanıt niteliği taşıdığı yorumları yapılıyor.

Miami Görüşmeleri: Gerilimli ve Sonuçsuz

Miami'deki üç günlük gizli müzakerelere, Ukrayna tarafında Ulusal Güvenlik ve Savunma Konseyi Sekreteri Rustem Umerov ve Genelkurmay Başkanı Andriy Hnatov katıldı. Amerikan tarafı, tıpkı bir hafta önceki ilk buluşmada olduğu gibi, görüşmeleri Avrupalı müttefikleri dahil etmeden ikili formatta sürdürmeyi tercih etti.

ABD Dışişleri Bakanlığı, görüşmelerin "savaşı sona erdirebilecek adımları" ve "Ukrayna'nın savaş sonrası yeniden inşasını" kapsadığını belirten basmakalıp bir açıklama yaptı. Ancak Axios, Bloomberg ve The New York Times gibi yayınlara sızan bilgiler, görüşmelerin özellikle toprak bütünlüğü ve güvenlik garantileri konularında oldukça gergin geçtiğini ortaya koydu.

  • Axios, "toprak konusunun tartışılmasının zorlu olduğunu" ve ABD'nin bu soruna yönelik "yeni fikirler geliştirmeye çalıştığını" bildirdi.
  • Bloomberg, "olumlu tona rağmen, müzakerelere yeni bir ivme kazandıracak ciddi bir atılım işareti görülmediğini" yazdı.

Avrupa'dan Kiev'e: "Tek Taraflı Taviz Verme" Uyarısı

Batılı müttefikler arasındaki asıl çatlak, Ukrayna'ya verilen tavsiyelerde kendini gösteriyor. The Wall Street Journal'ın kaynaklarına göre, Avrupalı liderler Başkan Volodymyr Zelenskiy'e, ABD'den net güvenlik garantileri almadan Moskova'nın koşullarını kabul etmemesi konusunda baskı yapıyor. Avrupalılar, başlıca güvenlik garantisi yükünün Washington'a ait olacağını düşünüyor ve Kiev'in önce bu garantileri netleştirmesi, ardından Rus talepleriyle yüzleşmesi gerektiğini savunuyor.

Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha da geçen hafta Brüksel'deki Ukrayna-NATO Konseyi toplantısında, "Kiev'in tek taraflı asker çekilmesi veya belirsiz güvenlik garantileri talebini kabul etmeyeceğini" açıkça beyan etti.

Derinleşen Güven Krizi: "ABD Bize Oyun Oynuyor"

Alman Der Spiegel dergisinin yayınladığı iddia edilen bir kapalı oturum tutanağı, transatlantik ittifak içindeki güven erozyonunu çarpıcı biçimde gözler önüne serdi. Belgeye göre:

  • Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, Zelenskiy'i uyararak, "Onlar (ABD) hem sizinle hem de bizimle oyun oynuyor" dedi.
  • Finlandiya Cumhurbaşkanı Alexander Stubb, "Ukrayna'yı ve Vladimir (Zelenskiy)'i bu adamlarla (ABD müzakericileri) baş başa bırakmamalıyız" ifadesini kullandı.
  • Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise ABD'nin, güvenlik garantilerini netleştirmeden Ukrayna'yı "toprak konusunda satabileceği" uyarısında bulundu.

Macron daha sonra bu iddiaları kesin bir dille yalanladı. Ancak Stubb, bir Fin gazetesine yaptığı açıklamada, gelecek bir anlaşmanın "özellikle Ukraynalılar için hazmetmesi zor" olacağını ve Kiev için "mükemmel" bir barış beklenmemesi gerektiğini söyleyerek, Avrupa'daki gerçekçi ve endişeli havanın altını çizdi.

Ukrayna barış süreci, artık sadece Kiev ile Moskova arasında değil, aynı zamanda Washington ile Avrupa başkentleri arasında da şekilleniyor. ABD'nin müttefikleri devre dışı bırakan ikili diplomasisi, Avrupa'da güvensizlik ve dışlanmışlık hissini derinleştiriyor.

Londra'daki üçlü zirve, Avrupa'nın süreçte söz sahibi olma ve ABD'nin atacağı adımları etkileme çabasının bir göstergesi.

Miami'den Londra'ya uzanan bu diplomatik gerilim hattı, Ukrayna savaşının sonucunun yalnızca cephede değil, Batılı müttefikler arasındaki bu stratejik pazarlıklarla da belirleneceğini ortaya koyuyor.