Ukrayna, Berlin Görüşmelerinde Hangi Tavizleri Verdi?
HABERRUS - Almanya'nın başkenti Berlin'deki iki günlük yoğun diplomasi maratonu, Ukrayna krizinde barış için önemli adımlar atılsa da, en kritik konularda derin anlaşmazlıkların sürdüğünü gösterdi.
Amerikalı bir yetkiliye dayandırılan açıklamalara göre, taraflar barış planının %90'ında uzlaşmaya vardı, ancak toprak meselesi hala en büyük engel olarak duruyor.
Ukrayna'nın Kabul Ettiği Önemli Tavizler
Müzakerelerde Ukrayna tarafı, uzun vadeli stratejisinde iki önemli değişiklik sinyali verdi:
NATO Üyeliğinden Vazgeçme: Devlet Başkanı Volodymyr Zelensky, ABD'den NATO'nun 5. Maddesi'ne benzer yasal güvenlik garantileri alınması koşuluyla, Ukrayna'nın NATO üyeliği hedefinden vazgeçebileceğini açıkladı. Bu, Kiev'in 2019'da anayasaya koyduğu stratejik hedeften büyük bir geri adım olarak yorumlanıyor. Ayrıca, benzer güvencelerin Avrupa ülkeleri, Kanada ve Japonya'dan da alınması isteniyor.
Ordunun Sayısında Sınırlama: Taraflar, barış sonrası dönemde Ukrayna Silahlı Kuvvetleri'nin mevcudunun 800 bin personelle sınırlandırılmasında anlaştı. Bu rakam, ABD'nin ilk önerdiği 600 bin sayısının üzerinde, ancak Ukrayna için kabul edilebilir bir uzlaşı noktası olarak sunuldu.
Çözülemeyen Ana Çıkmaz: Donbas'ın Geleceği
Tüm ilerlemeye rağmen, Donbas'ın statüsü ve güvenlik garantilerinin somut mekanizması konusunda taraflar uzlaşamadı:
ABD/Rusya Talebi: ABD planı, Ukrayna birliklerinin Donbas'ın tamamından çekilmesini ve bölgede askerden arındırılmış bir bölge (DMZ) oluşturulmasını öngörüyor. Rusya ise bu çekilmenin ateşkesin ön şartı olduğunda ısrar ediyor ve bölgenin kontrolünün Rusya Ulusal Muhafızları (Rosgvardiya) ve polisine bırakılabileceğini söylüyor.
Ukrayna'nın Reddi ve Şartı: Zelensky, mevcut cephe hattının müzakere başlangıcı olması gerektiğini savunarak, koşulsuz çekilmeyi reddetti. Ukrayna, bir DMZ'nin ancak her iki tarafın da asker çekmesi ve uluslararası gözlemcilerin konuşlandırılması şartıyla kabul edilebileceğini belirtti. Kiev ayrıca, herhangi bir toprak düzenlemesinin halk oylaması (referandum) ile olması gerektiğini ısrarla vurguladı.
Diplomatik Trafik ve Tarafların Pozisyonları
Katılımcılar: Müzakerelere ABD'den Başkan Trump'ın özel temsilcileri Steve Witkoff ve Jared Kushner, Ukrayna'dan ise Zelensky ve ekibi katıldı. Sürece daha sonra NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve başlıca Avrupa ülkelerinin liderleri dahil oldu.
ABD'nin Hedefi: Trump yönetimi, 25 Aralık'a kadar bir anlaşmaya varma konusunda iddialı bir hedef koydu ve Witkoff'u Berlin'e göndermeyi bir "ilerleme işareti" olarak sundu.
Rusya'nın Tutumu: Kremlin, henüz güncellenmiş planı görmediğini, ancak Ukrayna ve Avrupa'nın katkılarının muhtemelen "yapıcı" olmayacağını ve Moskova'da "çok sert itirazlara" yol açacağını belirtti. Kırım'ın iadesi konusunun tartışmaya kapalı olduğunu tekrarladı.
Avrupa'nın Desteği ve Endişesi: Avrupalı liderler, Ukrayna'ya somut güvenlik garantileri verilmesi gerektiğini savunurken, toprak tavizleri konusunda kararın yalnızca Kiev'e ait olduğunu vurguladı. Ancak, dondurulmuş Rus varlıklarının Ukrayna lehine kullanılması gibi kritik mali konularda AB içinde (Belçika, Macaristan, Slovakya, İtalya, Bulgaristan, Malta, Çekya'nın muhalefetiyle) henüz tam bir birlik sağlanamadı.
Berlin görüşmeleri, diplomasinin sınırlarını ve derin güvensizliği bir kez daha gözler önüne serdi. Taraflar, güvenlik mimarisi gibi yapısal konularda önemli mesafe kat etmiş olsa da, savaşın çıkış nedenlerinden biri olan toprak egemenliği meselesinde bir çözüme yaklaşamadı.
Ukrayna, NATO üyeliğinden vazgeçme gibi tarihi bir taviz vererek pazarlık niyetini gösterdi, ancak bunu somut ve kalıcı Batı güvencesine bağladı. Rusya ise, Donbas üzerindeki fiili kontrolünü pazarlık masasına getirmeye yanaşmıyor. ABD ise, iki tarafı da anlaşmaya zorlamaya çalışan baskıcı bir arabulucu rolünde.
Önümüzdeki günlerde, 18-19 Aralık'taki AB zirvesi (Rus varlıklarının kaderi) ve olası yeni teknik görüşmeler, sürecin gidişatını belirleyecek. Ancak, tarafların en zorlu tavizler konusunda henüz uzlaşmaya hazır görünmemesi, barış umutlarını belirsizliğini koruyor. Diplomasi devam etse de, gerçek bir atılım için daha fazla zamana ve siyasi iradeye ihtiyaç var.
