Rusya'nın 'S-300 oyunu'
Rusya, İran, İsrail ve Amerika arasında son iki yıldır pek dikkat çekmeyen bir S-300 problemi yaşanıyor. Bu köşede geçmişte birkaç kere değindiğimiz S-300 malum Rus yapımı hava savunma füze sisteminin kod adı.
Yıllarca önce bu sistem bizim de karşımıza önemli bir problem olarak çıkmıştı. Hatırlanacağı üzere o zaman Kıbrıs Rum Kesimi bu sistemden adaya konuşlandırmak istemiş, sonuçta uzun tartışmalardan sonra Türkiye, NATO ve Amerika'nın baskılarıyla Rumlar geri adım atmış; ancak adaya konuşlandırılamayan sistem Yunanistan'ın Girit Adası'na kaydırılmıştı. Sistem halen burada faal bulunuyor.
S-300 ve daha sonraki modelleri bugün dünyanın en iyi, en gelişmiş hava savunma sistemleri olarak biliniyor ve tanınıyor. Radarı ve bununla paralel çalışan füze bataryası ile uçak ve balistik füzelere karşı son derece etkin ve güçlü bir savunma sağlıyor. Hareketli füze bataryası her 3-5 saniye içinde hedefine füze atabiliyor. Bu füzeler uçakları azami 30 kilometre irtifadan 150 kilometrelik menzil içinde vurabiliyorlar. Konuşlandırma süresi sadece 5 dakika olan özel radarlar ise aynı anda 100 hedefi izleyebiliyor, bunun 12'sine kilitlenerek bunları kısa zamanda imha edebiliyorlar. Sistemde kullanılan füzeler için özel bakım da gerekmiyor; zira füzeler uzun süre saklanabilecek özel şekilde imal edilmiş durumdalar.
Büyük ve önemli bir tehdit olarak gördüğü için NATO S-300'lere özel önem veriyor, çeşitli tatbikatlarda bunlara karşı alınabilecek tedbirleri bulmaya çalışıyor. Nitekim mesela 2005 Nisan ayında Fransa'da yapılan bir tatbikatta Çek Cumhuriyeti'nin sağladığı S-300PMU sistemi denenmiş; ancak denemenin sonuçları açıklanmamıştı. Bu bakımdan NATO'nun bu sisteme karşı hangi durumda olduğu bir askerî sır olarak tutuluyor bize göre.
Bazı özelliklerini anlattığım S-300'ler konusu bu hafta Rusya'yı ziyaret eden İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez'in de Rus tarafıyla yaptığı görüşmelerde öne çıkan bir konuydu. Nitekim, Perez, Soçi'de Başkan Medvedev ile yaptığı görüşmeden sonra yaptığı basın toplantısında konunun ele alındığını doğrulayarak Medvedev'in kendisine Rusya'nın S-300'ler konusunu hassas bölgesel dengeleri etkileyeceği mülahazasıyla kendileri tarafından yeniden gözden geçirileceğini söylediğini açıklamış bulunuyor. Perez'in bu açıklamasına karşı Rus tarafı ise Perez'in konuyu gündeme getirdiğini; ancak S-300'lerin sözleşmesinin konuşulmadığını söylemiş bulunuyor.
Söz konusu sözleşme elbette Rusya'nın İran'a S-300 satışını öngören iki yıl kadar önce yaptığı satış sözleşmesi. Bu sözleşmeyle Rusya İran'a bu sistemlerden satmayı taahhüt etmişti. Ancak çeşitli haberlere rağmen aradan geçen bu süre zarfında İran'a bu sistemleri henüz teslim etmemiş bulunurken bu konuyu çeşitli amaçlarla da kullanmayı sürdürüyor, böylece S-300 konusunu hem İsrail ve hem de Amerika'nın üzerinde adeta Demokles'in kılıcı gibi sallayıp duruyor.
Rusya, böyle davranarak özellikle Amerika'nın Avrupa'da kurmayı planladığı Füze Kalkanı projesini durdurmayı amaçlıyor. İsrail üzerinde de bu ülkenin İran'a karşı yapacağı muhtemel hava saldırısını etkilemeye çalışıyor. Özellikle İsrail bu konuda çok tedirgin; zira İran'ın S-300'leri alıp bunları nükleer tesisler civarında konuşlandırması halinde İsrail'in ya da Amerika'nın muhtemel hava saldırılarının başarısız olma ihtimali var. Bu yüzden her iki ülke de Rusya'yı İran'a S-300 satmaması konusunda ikna etmeye çalışıyorlar. Rusya ise bu 'S-300 oyunu'nu gayet iyi oynuyor, bu konuda elde edebileceklerinin azamisini yapmaya, konuyu son olarak Gürcistan-Amerika ilişkilerine bile bağlamaya çalışıyor.
S-300'ler gibi iyi bir silah bakın neleri etkileyebiliyor. Rusya 'S-300 oyunu'nu iyi oynuyor, bizde pek dikkate alınmayan askerî konuları diplomaside çok iyi kullanıyor kısacası...