Rusya-Ukrayna ve Karadeniz Filosu

| Fikret Ertan

Ukrayna’da müttefiki ve dostu Yanukoviç iktidarının Batı yanlısı muhalif gösteri ve hareketler sonucu devrilmesini önleyemeyen Rusya, bu ülkedeki gelişmeleri endişe ile izliyor, muhtemel karşı hamleler düşünüyor.

Ukrayna, Rusya için şüphesiz büyük öneme sahip, Batı’ya kaybedilmemesi gereken bir ülke, bir bitişik komşu. Rusya’nın Ukrayna’da muhakkak muhafaza etmesi gerektiğini düşündüğü hayati çıkarları var. Siyasi, ekonomik, enerji ve güvenlik ve askeri çıkarları bunlar.

Son hususta da en başta Kırım’ın Akyar Limanı (Sivastopol) ve çevresinde konuşlu bulunan Karadeniz Filosu ve bunun son gelişmeler sonucundaki geleceği öne çıkıyor. Biz Sivastopol’a Akyar demeyi tercih ediyoruz; zira bu limanın yüzyıllardır kullanılan gerçek ismi bu.

Karadeniz Filosu, Rusya’nın Akdeniz ve ötesindeki sıcak denizlere ulaşmasını sağlayan en önemli, en büyük filosu sayılır. Filo, devrik lider Yanukoviç ile Rus lider Medvedev arasında 2010 yılında yenilenen anlaşma uyarınca 2017+ 25 yıl (yani 2042’ye kadar) süreyle Rusya’ya kiralanmış bulunuyor. Üstelik bu anlaşma 2042’den sonra da tarafların rızasıyla 5 yıl daha uzatılabilecek. Ukrayna, bu anlaşmayı da Rusya’nın baskıları ve kendisine Rusya tarafından sağlanan doğalgaz indirimleri ve uygun şartlar sonucu imzalamak zorunda kalmıştı. Yeni yönetim, belki bu anlaşmayı ileride yeniden gözden geçirebilir de. Bu da şüphesiz Rusya’yı çok rahatsız edecektir.

Rusya, özellikle Suriye meselesi ve Doğu Akdeniz’de son yıllarda ortaya çıkmaya başlayan yeni jeopolitik sebebiyle Karadeniz Filosu’na artık çok önem veriyor. Nitekim, bu mülahazaları göz önüne alarak filoyu hem sayı ve hem de kalite bakımından çok daha güçlü hale getirmek için son 3 yıldır önemli adımlar atıyor, yatırımlar yapıyor.

Esasen, Rus donanması özellikle Suriye meselesinin ortaya çıkmasından bu yana Akdeniz’e çok önem vermeye başlamış, buraya hem çok sayıda gemi konuşlandırmış ve hem de tatbikatlar yapmıştı. Bunların temel amacı da elbette Suriye rejimine desteğini göstermek ve muhtemel bir askerî müdahaleyi caydırmaktı. Bu çerçevede, Rusya’nın Karadeniz Filosu gemileri yoluyla Suriye’ye her türlü askeri ve lojistik yardımda bulunduğunu tahmin etmek hiç de zor değil. Bu yol esasen en güvenli ve kolay yol elbette.

Rusya, bunların da ötesine geçerek önceki yıl Akdeniz’de daimi olarak bulunacak ve görev yapacak daimi bir filoyu tesis edeceğini, bu filonun ağırlıklı olarak Karadeniz Filosu’ndan yapılacak aktarma ve destekle hayata geçirileceğini resmen açıklamıştı. Bu çerçevede, muhtemelen bu yıl teslim alınacak 36 kadar yeni savaş gemisinin önce Karadeniz, daha sonra da Akdeniz Filosu’na devredileceği söylenebilir. Böylece bu filo önümüzdeki yıllarda hem sayı ve hem de kalite bakımından daha güçlü ve etkin olacak, bölgedeki diğer donanmaların muhtemel hareketlerine karşı denge ve caydırıcı güç haline gelecek. Esasen bugünlerde Rusya’nın Akdeniz’de Akdeniz Kalıcı Filosu kapsamında 10’un üzerinde savaş gemisi, destek gemisi, denizaltıları var.

Diğer yandan, Rusya bölgedeki deniz gücünü artırma stratejisine paralel olarak aynı zamanda bölgede kalıcı deniz ve hava üsleri arayışı içinde de. Nitekim, bu konuda gözüne Kıbrıs Rum Kesimi liman ve havaalanlarını kestirmiş görünüyor. Bu çerçevede son haberlere göre Kıbrıs Rum Kesimi yönetimi, Rusya’ya Paphos yakınlarındaki Andreas Papandreou Hava Üssü ile Limasol Limanı’nı savunma bakanlığının talebi üzerine Rusya’ya kullandırma yönünde taslak anlaşma hazırlamış ve bunu onaylamış bulunuyor. Haberlere göre, taslak ilk elde insanî amaçlar ve acil durumları göz önüne alıyor. Bunların ötesinde başka durumlar, şartlar söz konusu mu, bilmiyoruz. Varsa bunları öğrenmek elbette gerekiyor. Sonuçta, Rusya hem Suriye (Tartus Limanı) ve hem de Kıbrıs Rum Kesimi’ndeki muhtemel liman ve askerî kolaylıklar ile Doğu Akdeniz’e kendi deniz damgasını vurmak, buradaki varlığını güçlendirmek için çalışıyor.

Rusya’nın bu hamle ve planları bizi de şüphesiz ilgilendiriyor. Zira Doğu Akdeniz ve buradaki her türlü askerî hareket, hamle ve faaliyetler Türkiye’nin genel stratejik çıkarları ile doğrudan bağlantılı sayılır. Bu çerçevede Rus yanlısı ayrılıkçı çevrelerin seslerinin yükselmeye başladığı Kırım’da ortaya çıkabilecek gelişmeleri mutlaka unutmamak gerekiyor.

Ukrayna’da olup bitenlere, olup biteceklere çok dikkat etmemiz şart oluyor.