AKKA yeniden gündeme geliyor

| Fikret Ertan

Avrupa ve ötesinin güvenliğine en çok katkı yapan anlaşma kısaca AKKA (CFE) diye anılan Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Antlaşması'ydı.

Yaklaşık 10 yıl süren çetin ve zorlu müzakerelerden sonra Kasım 1990'da Varşova Paktı ile NATO üyesi olan 30 ülke tarafından imzalanan AKKA Antlaşması, daha sonra eklenen yeni hükümlerle 1992 yılında yürürlüğe girdi. Bu 30 ülke de şunlardı: Amerika, Rusya, İngiltere, Fransa, Almanya, Ermenistan, Azerbaycan, Belarus (Beyaz Rusya), Belçika, Bulgaristan, Kanada, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Gürcistan, Yunanistan, Macaristan, İzlanda, İtalya, Kazakistan, Lüksemburg, Moldova, Hollanda, Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, Slovakya, İspanya, Ukrayna ve Türkiye.

Anlaşmayla Varşova Paktı ve NATO klasik silahlarda şu limitlere uymayı taahhüt etmişlerdi: 20 bin tank, 20 bin topçu bataryası, 30 bin zırhlı muharebe aracı, 6.800 savaş uçağı ve 2 bin saldırı helikopteri. Anlaşmaya yapılan eklerle 2001 yılından bu yana Avrupa'dan 700 bin kadar askerin geri çekilmesi ve 50 bin kadar silah ve askerî malzemenin ya imha edilmesi ya da sivil kullanım için dönüştürülmesi sağlandı. Bunların çoğu da 1995 yılına kadar gerçekleştirildi. Kısacası, AKKA sayesinde Atlantik'ten Ural Dağları'na uzanan bölgede konvansiyonel (klasik) silahlarda çok büyük indirimlere gidildi ve bu, bölgenin istikrar ve güvenliğini güçlendirdi.

Ne var ki, Sovyetlerin varisi Rusya ile NATO daha sonra ortaya çıkan gelişmeler yüzünden AKKA konusunda ihtilafa düştüler. İhtilaftaki dönüm noktası da Viyana'da Temmuz 2007'de Rusya ile NATO arasında yapılan toplantıydı. Rusya bu toplantıda NATO'yla anlaşma sağlanması amacıyla içinde şu unsurlar olan bir paket sunmuştu: 'AKKA kanat ülke düzenlemelerinin Rusya için kaldırılması (ki kanat ülkeler arasında Türkiye'de vardı); güncellenen AKKA Antlaşması'nın 1 Temmuz 2008 tarihine kadar mutlaka yürürlüğe konulması; genişleme sonucu askerî potansiyeli artan NATO için AKKA'daki kuvvet limitlerinin azaltılması; AKKA'nın yeni NATO üyeleri Estonya, Latvia ve Letonya için de uygulanması; AKKA'da yer alan temel tanımlamalardan birisi olan 'önemli muharebe kuvvetleri' ifadesinin ne anlama geldiğinin yeniden belirlenmesi; ve anlaşma taraflarının hem bu konuda ve hem de yeni ülkelerin AKKA'da hangi şartlarda yer alabileceği üzerinde mutlaka görüş birliğine varmaları.'

Paketi toplantıda taraflara sunan Rusya'nın o zamanki AKKA heyeti Başkanı Antonov, paketin Avrupa'da Varşova Paktı'nın dağılmasının ardından ortaya çıkan yeni jeopolitik değişiklikleri yansıttığını ve artık eskiyen AKKA'nın yeniden canlandırılması için gereken bir tür yol haritasını temsil ettiğini bildirmişti. Rusya'nın bu teklif paketinin en önemli unsurlarından birisi de şüphesiz belirtildiği gibi 'önemli muharebe kuvvetleri' ifadesiydi. Rusya, bu ifadenin bir uzantısı olarak Amerika'nın 2007 yılı sonlarında devreye girecek Bulgaristan ve Romanya'daki yeni üslerinde işte bu 'önemli muharebe kuvvetleri'ni konuşlandırabileceğinden endişe etmiş, bunu kendisi için tehdit olarak görmüş, Amerika ise cevaben bu endişeye gerek olmadığını, söz konusu üslerde kalıcı askerî personel bulunmayacağını söylemiş, sonuçta konu bu şekilde çözülmeden kalmıştı.

Bu ve diğer konularda çözüm sağlanamadığı için de Rusya, AKKA'yı 2007 Temmuz sonlarında askıya almış, 2007 Aralık ayında da antlaşmadan çekilmişti.

Yakın tarihini kısaca anlattığım AKKA aradan geçen 3 yıla yakın süreden sonra bugünlerde yeniden gündeme gelmiş bulunuyor. Gündeme getiren de NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen. Brüksel'de geçen çarşamba konuşan Rasmussen'e göre, NATO, Rusya ile ilişkilerini canlandırma amacıyla AKKA'yı yeniden gündeme taşıyor. Esasen, AKKA konusu, bu çerçevede NATO'nun Rusya ile ilişkileri canlandırma planının 3 maddesinden birisi olacak. Diğer iki madde Rusya'yı kurulacak NATO füzesavar sistemine dahil etmek ve Avrupa'daki nükleer silahlarda azaltmaya gitmek. AKKA'daki bu son gelişmeler elbette bir kanat ülkesi olan Türkiye'yi de yakından ilgilendiriyor. Özellikle de Kafkaslar'ın güvenliği açısından. AKKA, gereken şekilde canlandırılabilse Kafkaslar'da aradığımız istikrar ve güvenliğe şüphesiz önemli katkıda bulunabilir. Bu bakımdan AKKA bizim de gündemimizde muhakkak yerini almalı. Biz bunu bugünden söylemiş olalım....