Rusya'nın nükleer hamleleri

| Fikret Ertan
Rusya'nın klasik anlamda bir enerji süper gücü olduğuna hiç şüphe yok. Herkesin bildiği gibi Rusya, doğalgazda hem rezervler hem de ihracat bakımından dünya şampiyonu.
Ayrıca, ham petrol rezerv ve ihracatı bakımından da dünyanın önde gelen güçlerinden birisi sayılır. Bu çerçevede Rusya dünya petrol rezervlerinin sekizde birine sahip. Ham petrol ihracatında da zaman zaman dünya şampiyonu Suudi Arabistan'ı bile geçiyor.

Klasik enerjide bu kadar güçlü olan Rusya aynı zamanda nükleer enerjide de hatırı sayılır bir konuma sahip. Bugün Rusya'da çalışan ve elektrik üreten 31 nükleer tesis var. Halen inşa halinde olan 9 nükleer tesise ilaveten 7 planlanmış, 37 de karar bekleyen nükleer tesis söz konusu. Rusya bugün çalışan ve toplam enerji ihtiyacının yaklaşık yüzde 17'sini üreten bu tesislerinin sayısını artırarak toplam enerji ihtiyacının yüzde 23'ünü 2020 yılına kadar nükleer enerjiden sağlamayı amaçlıyor.

Kısacası Rusya klasik anlamda bir enerji süper gücü olmasına rağmen nükleer enerjiye, nükleer teknolojiye büyük önem veriyor. Bu sebeple nükleer enerji tesis ve yatırımları için büyük mali kaynaklar tahsis ediyor. Bu bağlamda, mesela bugün yeni nesil nükleer reaktörler için 5,4 milyar dolar ayırmış bulunurken nükleer sanayiye 2015 yılına kadar 42 milyar dolar yatırım yapmayı planlıyor.

Rusya, nükleer enerji ve yatırımlarında böylesine büyük hamleler planlarken aynı zamanda dünyanın en önemli nükleer reaktör, tesis ve teknoloji ihracatçılarından birisi olmak için de büyük gayret sarf ediyor. Nitekim bunun en son örneği Türkiye ile imzaladığı nükleer tesis anlaşması. İki ülke arasında imzalanan 20 milyar dolarlık 'Akkuyu Sahasında Nükleer Güç Santralinin Tesisine ve İşletimine Dair İşbirliği Anlaşması'na göre Rusya Mersin-Akkuyu'da nükleer santral inşa edecek ve işletecek. Anlaşmanın her iki parlamentolarında onaylanmasının ardından süreç başlayacak.

Bu anlaşmada kamuoyunda uzun süre tartışma konusu olan 'kamu payı' yer almıyor. Buna göre, nükleer santral inşa ve işletmesinde kamu payı olmayacak. Santralin finansmanını da Rusya sağlayacak. Santral inşaatının yüzde 60-65'ini Türk şirketleri üstlenecek. Bu şirketlerin kimler olacağına da Rusya karar verecek. Rusya'nın Türkiye ile imzaladığı bu son nükleer santral ve tesis anlaşması esasen Rusya'nın çoktandır başka ülkelerle de imzalamış olduğu anlaşmalardan sonuncusu. Rusya, malum Hindistan ile bu tür çok anlaşma imzalamış bulunuyor ve ülkede yıllardır nükleer tesis inşa ediyor. Nitekim, Rusya Başbakanı Putin geçen martta Hindistan'a yaptığı resmi ziyarette Hindistan ile yeni nükleer işbirliği anlaşmalarına imza atmıştı. Bu çerçevede, Hindistan, Rusya ile olan nükleer işbirliğini daha da geliştirmek, çeşitlendirmek için çalışıyor. Hindistan, Rusya'dan daha fazla uranyum almak ve 5 yeni nükleer reaktör yapımı için temaslarda bulunuyor. Hindistan'a ilaveten başka ülkeler de Rusya ile nükleer işbirliği, nükleer santral yapımı anlaşmaları yapabilmek için gayret sarf ediyorlar. Mesela Vietnam, Ürdün, Ermenistan, Körfez ülkeleri, Mısır, hatta Pakistan gibi ülkeler bunlar.

Rusya da nükleer gücü ve teknolojisine olan bu ilgiden çok memnun. Esasen, savunma sanayii ve nükleer enerjiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Sergey İvanov, bir süre önce Rusya'nın önceliklerinden birisinin nükleer ihracat kalemleri olduğunu ifade etmiş, bu konuda çaba sarf edileceğine işaret etmişti.

Bu bakımdan, Rusya'nın sivil nükleer enerji tesisi ve teknolojilerinde de dünyanın önde gelen güçlerinden birisi olmayı hedeflediği kolaylıkla söylenebilir. Zaten çeşitli gelişmeler de bunu doğrular mahiyette bugün. Bu yüzden bundan böyle Rusya'nın bu yönde mevcutlara ilaveten yeni hamleler yapması beklenebilir elbette. Ayrıca, bu hamlelere Amerika ile bugün gündeme gelen nükleer işbirliği anlaşmasının yeniden canlandırılması da önemli katkı sağlayabilir. Başkan Bush döneminde varılan; ancak Rusya-Gürcistan savaşı dolayısıyla askıya alınan bu anlaşmayı bugün Obama yeniden ele alıyor. Anlaşmayla Rusya, Amerika'yla hem nükleer ticaret hem de teknoloji geliştirme ve transferinden önemli faydalar, avantajlar elde ediyor. Bu da şüphesiz Rus nükleer enerji sanayiinin Amerikan nükleer gelişmelerinden faydalanması, bunu kendi sanayii için kullanması anlamına geliyor. Rusya, nükleer enerjide de hamle üstüne hamle yapıyor kısacası...