Ukrayna-Rusya-AB Gaz Konsorsiyumu...

| Fikret Ertan

Rus doğalgazının yaklaşık yüzde 80'i Avrupa'ya Ukrayna'dan geçen transit boru hatları ile ulaşıyor. Bu yıllardır böyle; ancak son yıllarda Ukrayna ile Rusya arasında zaman zaman patlak veren krizler dolayısıyla bu akış aksıyor, kesiliyor.

Bundan hem Rusya ve hem de Avrupa büyük zararlara uğruyor.

Özellikle Rusya bu durumdan oldukça rahatsız. Nitekim, bu yüzden Avrupa'ya gaz sevkinde Ukrayna'yı devre dışı bırakmak için son yıllarda yeni projeleri ortaya atmış bulunuyor. Bunlar malum Kuzey Akım ve Güney Akım gaz projeleri. Her ikisinin de amacı Ukrayna'yı by-pass ederek Avrupa'ya daha güvenilir güzergâhlardan gaz sağlamak.

Bu iki proje bugün hayata geçmede önemli ilerlemeler kaydetmiş bulunuyorlar. Mesela, Kuzey Akım-1'in finansmanını garanti eden önemli bir kredi anlaşması geçen hafta imzalanmıştı. Güney Akım'da ise Rusya son dönemde Balkan ülkelerinin hatta katılımını uzun çabalar sonucu sağlamıştı.

Bu gelişmeler şüphesiz Ukrayna yönetimini endişeye sevk etmiş bulunuyor; zira Rus gazının Avrupa'ya sevki konusunda uzun vadede devre dışı kalmanın bu ülkeye maliyeti çok büyük olacak. Bu çerçevede, Ukrayna her şeyden önce büyük bir gelir kaybına uğrayacak; çünkü bu ülke transit boru hatlarından önemli gelir sağlıyor. Mesela geçen yıl 2 milyar dolar kazanmıştı. Bu rakam da ülkenin milli gelirinin yaklaşık yüzde 2'sine tekabül ediyor. 2010 yılında ise transit ücretlere gelecek zam göz önüne alındığında 3-3,5 milyar dolar kazanabilecek ki bu da milli gelirinin yaklaşık yüzde 3'ü civarında.

Bu malî kayba ilaveten Ukrayna, devre dışı kalması halinde hem Rusya ve hem de Avrupa nezdindeki en büyük stratejik kozunu da kaybetme sürecine girecek. Bunun şüphesiz ülke bakımından ciddi siyasî, ekonomik, malî yansımaları olacak.

Ukrayna liderliği işte bu mülahazalar yüzünden 5 yıl kadar önce telaffuz edilen bir fikri yeniden gündeme getirmiş bulunuyor. Bu fikir özünde Ukrayna-Rusya-Avrupa Birliği (AB) arasında kurulması önerilen bir doğalgaz konsorsiyumu.

Esasen bu fikrin menşei 2002 yılında zamanın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna Devlet Başkanı Leonid Kuçma ve Almanya Başbakanı Gerhard Schröder'in birlikte imzaladıkları bir protokole kadar gidiyor. Bağlayıcı olmayan bu protokolde Ukrayna devlet gaz şirketi UkrTransGaz, Rus Gazprom şirketi ve Alman Ruhrgas şirketinin Ukrayna milli gaz transit şebekesini devralması öngörülüyordu.

Ne var ki, başka versiyonları da o zaman gündeme getirilen bu konsorsiyum fikri Ukrayna'daki Turuncu Devrim ile birlikte gözden düştü, unutuldu gitti. Daha sonra 2006 yılında Putin tarafından yeniden gündeme getirilince bu defa Ukrayna parlamentosu, Ukrayna'nın transit gaz şebekesinin ne şekilde olursa olsun yabancılara devredilemeyeceği yönünde bir karar aldı ve konsorsiyum fikri rafa kaldırıldı.

Ancak, fikir birkaç aydır yeniden gündeme getirilmiş bulunuluyor. Bunun sebebi de yukarıda açıkladığım Rusya'nın Kuzey ve Güney Akım hamlelerinin belli bir hız ve sürede gerçekleşeceğinin Ukrayna yönetimi tarafından anlaşılması elbette.

Nitekim, bu yüzden Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç, konsorsiyum fikrini hem başkanlık seçim kampanyası sırasında ve hem de seçildikten sonra çok ciddi bir üslupla yeniden gündeme taşımış bulunuyor. Yanukoviç, konsorsiyum ile hem ülkesinin eskiyen, yıpranan gaz boru hatlarını modernleştirmek, hem gelirlerini kaybetmemek ve hem de Ukrayna'nın en önemli stratejik değerini muhafaza etmek istiyor.

Rusya, konsorsiyum fikrine öteden beri sıcak bakıyor; ama bazı şartlarla, ki bunların başında Ukrayna gaz şebekesinde belli mülkiyet ve kontrol hakları istiyor. AB'den ise bu konuda henüz bir cevap yok. Fikir muhtemelen inceleniyor. İleride belki AB de bu konudaki yaklaşımı açıklayacak.

Muhtemel konsorsiyum fikri elbette Türkiye'yi de ilgilendiriyor; zira biz gazımızın önemli bir bölümünü Batı Hattı denen Ukrayna-Romanya-Bulgaristan üzerinden alıyoruz.

Bugün, Avrupa jeopolitiğinde önemli etkilere yol açabilecek muhtemel konsorsiyum fikrinde gelişmeler anlattığım yönde cereyan ediyor.